18 Haziran 2021 Cuma

Basic Grammar for Exams (Sınavlar İçin Temel Dilbilgisi)

TÜRKÇE AÇIKLAMALI İNGİLİZCE DİL BİLGİSİ bölümümüzde İngilizce ile bütün cümle yapılarını ve gramer konularını ayrıntılı olarak incelemeye çalışacağız. Böylece yabancı dil sınavlarında sorulan gramer sorularını daha kolay çözebileceksiniz. 


BASIC SENTENCE TYPES
(TEMEL CÜMLE TÜRLERİ)

1. SIMPLE SENTENCE : (BASİT CÜMLE)
 A) Subject +  Verb (Özne + Yüklem)                   B) Subject + Verb + Object (Özne + Yüklem+ Nesne)
    The man died. (Adam öldü)                        I sent  an e-mail. (Bir e-posta gönderdim.)
    She fainted. (O bayıldı.)                              My father sold his car. (Babam arabasını sattı.)
    They arrived. (Onlar vardılar.)                    We went to Manisa yesterday. (Dün Manisa'ya gittik.)

2. COMPOUND SENTENCE :   (BİLEŞİK CÜMLE)

Sözcükleri, sözcük gruplarını veya cümleleri birbirlerine bağlayan sözcüklere "coordinating conjuctions" denir. "Both ... and ... , not only ... but also ..." gibi bağlaçlar bu grupta yer alırlar. Parçalı olarak kullanılan bağlaçlara “correlative conjuctions " denir. Cümle başlarında kullanılan "before, after, since, when, while" gibi bağlaçlarla isim cümleciklerinde kullanılan bağlaçlara ise "subordinating conjuctions" adı verilir.

NOT: Bazı bağlaçlar (thus, therefore, however, yet vb) hem cümle başında, hem de noktalı virgülden sonra kullanılabilir.
Coordinating ve correlative conjuctions 4 gruba ayrılır:

1) Beklenilen bir durumun aksini ifade eden bağlaçlar:
but : fakat, ama
however: fakat, ama, bununla birlikte, gene de, buna rağmen
nevertheless: yine de, ancak, bununla beraber
nonetheless : yine de, ancak, bununla beraber
yet : fakat, yine de, ise de, gerçi, bununla beraber
still: fakat, yine de, ise de, ancak, bununla beraber
while : iken, oysa, ama, halbuki, ... -dığı halde, ... -e karşın
whereas : oysaki, ama, iken, halbuki, ... -e karşın
for all that : herşeye rağmen, hepsine karşın
in spite of : ... -e rağmen, ... -e karşın
despite : ... -e rağmen, ... -e karşın
notwithstanding : ... -e rağmen, ... -e karşın
on the other hand: öte yandan, diğer taraftan, ama diğer yandan
not … but ... : ... değil, fakat ...
rather ... than : ... -den daha ziyade ..., ...-den daha çok ...


2) "ve, ilaveten, -nın yanı sıra" anlamına gelen bağlaçlar:
and: ve
and also: ve ayrıca
both ... and ...: hem ... hem de ...
... too: de, da, dahi
... as well : de, da, dahi
as well as: -nın yan sıra, ...-dığı kadar, ...-e ek olarak
not only … but also ... : sadece ... değil, ayrıca ... da
not merely … but also ... : sırf ... değil, aynı zamanda ... da
not just … but also ... : yalnızca ... değil, aynı zamanda ... da
not only … but ... as well : sadece ... değil, (fakat) aynı zamanda ... da
besides: ...-nın yanı sıra, …-e ek olarak, bundan başka
in addition: ...-nın yanı sıra, …-e ek olarak, bundan başka
moreover: ayrıca, bundan başka, bunun da ötesinde, üstelik
furthermore: ayrıca, bundan başka, bunun da ötesinde, üstelik
what's more: bundan başka, bunun da ötesinde, üstelik

3) "İki seçenekten biri, ya da, yoksa, yaklaşık olarak" anlamında kullanılan bağlaçlar:
or: yoksa, veya, ya da, aksi takdirde
or else: yoksa, olmazsa, aksi takdirde
otherwise: aksi takdirde, yoksa
either ... or: ya ... ya da, ister ... isterse ...
neither ... nor : ne ..., ne de ... (olumlu cümleyi olumsuz yapar)

4) "Sonuç olarak, böylece, sonuçta" anlamı veren bağlaçlar:
So : bu yüzden, bu nedenle, bunun sonucunda, böylece
Thus: bu yüzden, bu nedenle, bunun sonucu olarak, böylece
Therefore: bu yüzden, bu nedenle, bundan dolayı, böylece
Hence: bu yüzden, bu nedenle, bundan dolayı
Accordingly: böylece, bu yüzden, bunun sonucu olarak
For this reason : bu nedenle, bu yüzden
Tacitly: dolayısıyla, bu yüzden, bu nedenle
In consequence: sonuç olarak, bu nedenle, böylece
Consequently: sonuç olarak, bu nedenle, böylece
As a consequence: bu yüzden, bunun sonucu olarak
As a result: bu yüzden, bunun sonucu olarak
Finally: sonuç olarak

My friend knows German only a little but she wants to do postgraduate education after graduation; so she decided to go to a language course.
Arkadaşım çok az Almanca biliyor fakat mezuniyetten sonra lisnasüstü eğitim yapmak istiyor, bu yüzden bir dil kursuna gitmeye karar verdi.

Not: “Because” bağlacından sonra virgül gelirse, Türkçe’ye “çünkü” şeklinde bağımsız olarak; virgül gelmezse ve hemen arkasındaki cümleyle birleşirse “-dığından,–den dolayı,-dığı için” şeklinde tercüme edilir.

Many people are unaware of the danger, but air and water pollution are slowly destroying the ecological balance of nature.  
Pek çok kişi tehlikenin farkında değil, ama hava ve su kirliliği doğanın ekolojik dengesini yavaş yavaş bozmaktadır.

Not: Bileşik cümlelerin mantıklı ve anlam açısından birbirleriyle uyumlu ve bağ­lan­tılı olması gerekir. Ayrı ayrı olaylardan bahseden ve anlam bütün­lü­ğü­nü bozan cümleler bileşik veya ardışık cümleler olamazlar.

Oceans not only absorb carbon dioxide and other gases from atmosphere, but also hold and transport vast amount of heat through a network of currents.
Okyanuslar yalnızca atmosferden karbon dioksit ve diğer gazları emmekle kalmyıp aynı zamanda bir akım sistemi yoluyla çok miktarda ısıyı tutar ve aktarırlar.

In establishing our trade network in Africa we must always remember that it is not only a vast continent but also an enormous mixture of tribes and cultures.
Ticaret ağımızı Afrika'da kurarken, orasının yalnızca büyük bir kıta değil, aynı zaöamnda kabile ve kültürlerin çok geniş bir karışımı olduğunu daima hatırlamamız gerekir.

3. COMPLEX SENTENCE : (KARMAŞIK CÜMLE)

Karmaşık cümleler isim cümlecikleri, sıfat cümlecikleri veya zarf cümleciklerinden oluşurlar.

That of the 15 million people with leprosy in the world the great majority live in tropical countries is pointed out in the report released today.

That of the 15 million people with leprosy in the world the great majority
live in tropical countries
is pointed
in the report released today

Bugün yayınlanan raporda, dünyada cüzzamlı 15 milyon insanın büyük çoğun­lu­ğu­nun tropikal ülkelerde yaşadığı belirtilmektedir.
At a press conference today the Prime Minister of the Yemen announced that his government had been granted a loan by the World Bank to assist the implementation of the Rural Development Project started two years ago.

At a press conference today the Prime Minister of the Yemen
announced
that his government had been granted a loan by the World Bank to assist the implementation of the Rural Development Project started two years ago

Bugün bir basın toplantısında, Yemen Başbakanı iki yıl önce başlatılmış olan Köy Kalkınma Projesi’nin uygulanmasına katkıda bulunmak amacıyla, Dünya Bankası tarafından hükümetine kredi verileceğini açıkladı.

Nobody can deny the fact that the invention and discoveries of the 20th century have changed the structure of Turkish society a great deal.

20. yüzyıl icat ve keşiflerinin Türk toplumunun yapısını büyük ölçüde değiştirmiş olduğunu    hiçkimse inkar edemez.

4. COMPOUND-COMPLEX SENTENCE : (BİRLEŞİK-KARMAŞIK CÜMLE)

In our age you can see many major bridges which have been constructed around the world, but the biggest problems which bridge engineers have been confronting today are those of maintenance and repair.
Çağımızda dünyada pek çok büyük inşa edilmiş köprüler görebilirsiniz, ancak bugün köprü mühendislerinin karşılaştıkları en büyük sorunlar bakım ve onarım sorunlarıdır.

Compound-Complex Sentence Structures

a) Simple sent.  +  conj. +  Complex  sent.
He would live in a small village once upon a time but now he lives in a big city where he was born.

b) Complex sent. +  conj. + Simple sent.  
The forms which  we took from the secretary are to be filled in and we should return them within three weeks.

c) Complex sent. +  conj. + Complex  sent.
The alarm was raised when  the fire was discovered and people ran away as soon as they heard the alarm.

Ex 1:
I have a few books about psychology, but  none of them contains any information about the topic
1                                                                                2
I have chosen for my master thesis.
3
Psikoloji ile ilgili birkaç kitabım var, fakat hiçbiri de Yüksek Lisans tezim için seçtiğim konuyla ilgili bilgi içermiyor.

Ex 2:
The Prime Minister along with some cabinet ministers attended the ceremony yesterday.

Bazı kabine bakanlarının yanı sıra Başbakan da dün törene katıldı.


IDENTIFYING THE SUBJECT OF THE SENTENCE
(CÜMLENİN ÖZNESİNİ BULMA)

* Aşağıdaki cümlelerin öznesini bulup altını çiziniz.

1. Many people in Prague are now homeless due to the recent floods.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
2. Quite a few of the employees are beginning to realize the truth.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
3. Turkey's rapidly growing population is a major obstacle to its economic development.             
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
The collapse of the former Soviet Union has had a profound impact on world  politics.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
4. The fact that many children suffer from this disease is due to lack of clean drinking water.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..

5. The composition teacher didn't give a high mark to my paper because it did not read well.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..

6. Whatever the objectives of the curriculum are reading and writing skills should not be neglected.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..

7. Within the last two decades, foreign language teaching has greatly altered in our country.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..

8. With the birth of the first child, the married couple is faced with the responsi­bilities of rearing children.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..

9. In an effort to combat poverty, the government of Romania introduced a series of economic measures.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
10. What is urgently needed is a strong government which can tackle problems such as inflation and unemployment.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
11. Whether the government's new economic policy will have any significant impact on the country's economic situation remains to be seen.    
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..

12. Good readers should be able to read between the lines; that is, they should be able to draw conclusions about information that is conveyed indirectly or given merely partially.
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
.. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..


ÖRNEK CÜMLE ÇEVİRİLERİ

AÇIKLAMA: İngilizce'deki cümle yapıları çoğu zaman Türkçe'dekinin tam tersidir. Dolayısıyla, çeviri yaparken İngilizce cümle yapılarını Türkçe düşünmek yerine, İngilizce'nin kendi dil mantığıyla değerlendirmek gerekir.

1. Bu şehre geldiklerinden beri onun gibi bir villa arzu etmekteydiler.
    They have been wishing a villa like that since they came to this city.

2. Onun cep telefonunun numarasını biliyordun da, niçin onu aramadın?
     If you knew his mobile-phone's number, why didn't you call him then?

3. Açık konuşmak gerekirse sizi tekrar burada görmek istemiyorum.
     Frankly speaking, I don't want to see you here again.

4. İşsizliği önlemenin en iyi yollarından biri insanlara beceri kazandırmaktır.
     One of the best ways to prevent unemployment is to provide people with skills.

5. I. Dünya Savaşı'nın sonunda imzalanan antlaşmalarla devletlerarası bir denge kurulması amaçlanmıştı.
    An international stability had been aimed with the treaties signed after Woırld War I.

6. Doğanın kanunlarına boyun eğmek, Stoa ahlakının temel ilkelerinden biridir.
    To submit to the laws of nature is one of the fundamental principles of Stoa ethics.

7. Çok eski devirlerde, insanlar hastalıkları ve onlara neyin sebep olduğunu anlayamazlardı.
     In ancient times, people couldn't understand diseases and what caused them.

Ex 1:
No reading of poems and plays and novels will save the life of a single soldier on the world’s latest battlefield.

No : olmaz   (It makes the whole sentence negative)
reading : okuma  (subject) gerund
of poems and plays and novels : şiir oyun ve romanların  (prepositional phrase of subject complement)
will save : kurtaracaktır/kurtarmayacaktır  (negative main verb)
the life : hayatı  (object)
of a single soldier  : tek bir askerin  (prepositional phrase of object complement)
on the world’s latest battlefield : dünyanın en son savaş alanında   (adverb of place)

 Simple sentence

1. No reading of poems and plays and novels will save:
   Şiir, oyun ve romanları okuma kurtarmayacaktır
2. the life of a single soldier on the world’s latest battlefield:
   dünyanın en son savaş alanında tek bir askerin hayatını

Şiir, oyun ve romanları okumak, dünyanın en son savaş alanındaki tek bir aske­rin hayatını kurtarmayacaktır.

Ex 2:
There is so much protective legislation around nowadays that we assume that if something is permitted it must be safe.

Compound-complex sentence

There is : var   (main verb)
so much : o  kadar çok  ( adverb)
protective legislation : koruyucu yasa (object)
nowadays : bugünlerde   ( adverb of  time)
so much ... that : o kadar çok ... ki,  öyle ... ki (adverbial clause)
we : biz   (subject)
assume          : düşünüyoruz  (main verb)
if something is permitted : eğer bir şeye izin verilmişse  (passive if-clause)
it must be safe : onun güvenilir olması gerektiğini  ( second part of the conditional clause )

1. There is so much protective legislation around nowadays that
    Bugünlerde o  kadar çok koruyucu yasa var ki,
2. we assume that if something is permitted it must be safe
    eğer bir şeye izin verilmişse onun güvenilir olması gerektiğini düşünüyoruz.

Ex 3:
When Thatcher came to power in 1976, she immediately curtailed the freedom of local authorities to determine their own levels of spending. 

Complex sentence

when   : –diğinde/ diği zaman   (bağlaç)
came to power  : iktidara geldiğinde (temel fiil )
in 1976  : 1976’da (zaman zarfı) 
she : o   (yan cümleciğin öznesi )
immediately : derhal, hemen  (zarf )
curtailed : kaldırdı  (yan cümleciğin temel fiili )
the freedom of local authorities : yerel yönetimlerin özgürlüğünü  (yan cümleciğin nesnesi )
to determine : belirleme(k)   (infinitive yapı) 
their own levels of spending : kendi harcama düzeylerini  (infinitive yapının nesnesi )

1. When Thatcher came to power in 1976(advebial clause of time)
    Thatcher 1976’da iktidara geldiğinde,
2. she immediately curtailed the freedom of local authorities to determine their own levels of spending (main clause)
    yerel yönetimlerin kendi harcama düzeylerini belirleme özgürlüğünü derhal kaldırdı.



TRANSLATION EXERCISES 
(ÇEVİRİ ALIŞTIRMALARI)

1. However fast you run , you can't catch me.

Ne kadar hızlı koşarsan koş, beni yakalayamazsın.

2. There is no matter that grudge and hatred have solved so far.
     
      Kinin ve nefretin şimdiye kadar hallettiği hiç bir mesele yoktur.

3. Different thought and understanding is a result of different nature.
     
      Farklı düşünce ve anlayış, farklı yaradılışın neticesidir.

4. It is known that there are totally 206 bones in human body.

İnsan vücudunda toplam 206 kemik olduğu biliniyor.

5. Many people think that swimming is a healthier sport than football.

      Çoğu kişi yüzmenin futboldan daha sağlıklı bir spor olduğu düşünür.

6. Not applying a job on time can jeopardize that person's chance of being admitted.

Bir işe zamanında başvurmamak, o kişinin işe kabul edilme şansını tehlikeye sokar.

7. But for the great leader Atatürk, neither could we  win The War of Independence nor we could become a modern country today.
     
    Büyük önder Atatürk olmasaydı, ne Kurtuluş Savaşı’nı kazanabilir ne de bugün çağdaş bir ülke olabilirdik.

8. One of the most popular film festivals of the world, Cannes is held in France every year.

Dünyanın en ünlü film festivallerinden biri olan Cannes Film Festivali, her yıl Fransa’da düzenlenir.

9. If you want to win a man's heart, you must first persuade him that you are his true friend.
     
     Eğer bir kişinin kalbini kazanmak istiyorsanız, önce onu, onun gerçek dostu olduğunuza ikna etmelisiniz.

10. One of the difficulties of English is also that it is not spelt in the way it is pronounced.

      İngilizce'nin zorluklarından biri de telaffuz edildiği gibi hecelenmemesidir.

11. Today one of the most populated cities of both Türkiye and the world, Istanbul had been the capital of Ottoman Empire for a long time.
     
     Bugün hem Türkiye’nin hem de dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisi olan İstanbul, uzun bir süre Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştı. 

12. The most famous author of the English ,W. Shakespeare ,who used more than 80.000 words different from each other in his works ,lived in the sixteenth century .
     
      Eserlerinde birbirinden farklı 80.000’den fazla kelimeyi kullanan  İngilizlerin  meşhur  yazarı       
W. Shakespeare, onaltıncı  yüzyılda yaşadı.

13. Mevlana says that instead of being sorry that Allah has created the rose thorny, we should be happy that He has created a rose among thorns.

Hz. Mevlana diyor ki: "Allah’ın gülü dikenli yarattığına üzüleceğimize, dikenler arasında bir gül yarattığına sevinmemiz gerekir ".

14. Medical science has developed new drugs to prevent diseases and bring them under control when they occur.

Tıp bilimi hastalıkları engellemek ve ortaya çıktıklarında onları kontrol etmek için yeni ilaçlar geliştirmektedir.

15. Government monopoly is the political activity that shows the features of economic and social development which has been practised for a long time in Türkiye.

Devletçilik, uzun süredir Türkiye’de uygulanan ekonomik ve sosyal kalkınmanın özelliklerini gösteren siyasi uygulamadır.

16. In the 21st century, technology being the most important parameter in the economy, is a matter which almost all of the Middle East has not been able to organize well.

Yirmi birinci yüzyılda ekonominin en önemli parametresi(ölçütü) olan teknoloji, Orta Doğunun tamamına yakınının iyi organize edemediği bir konudur.

17. With the holes in the ozone layer, acid rains, pollution of the oceans and destruction of 20000 species of life each year, our world is at the threshold of a great environmental crisis.

Ozon tabakasındaki delikler, asit yağmurlar, okyanusların kirlenmesi ve her yıl yok olan  20000  canlı türü ile dünyamız bugün büyük bir çevre krizinin eşiğindedir.

18. An earthquake is a natural event stemming from theunderground and seen as vibrations and tremors on Earth.

Deprem, yer altından kaynaklanan ve yeryüzünde titreşimler ve sarsıntılar şeklinde görülen  bir  doğa   olayıdır.

19. The latest development in the debate among scientists about what killed the prehistoric dinosaurs is the thought that acid rain led to this.

Bilim adamları arasında tarih öncesi dinazorları neyin öldürdüğüne ilişkin tartışmalarda en son gelişme, buna asit yağmurunun yol açtığı düşüncesidir. 

20. Membership of the club, which costs 5000 dollars a year, is only open/free to people over the age of 60.

Yılda 5000 dolara mal olan klüp üyeliği yalnızca 60 yaş üzeri insanlara açıktır.

21. Airline pilots both have high social status in the society and earn quite a great deal of money.
Hava yolu pilotları hem toplumda yüksek bir statüye sahiptir hem de oldukça fazla para kazanırlar.

22. Demand for electricity is increasing by 7 percent a year in Turkey and electric cuts are inhibiting economic growth.

Türkiye'de elektriğe talep yılda yüzde yedi oranında artıyor ve elektrik kesintisi ekonomik büyümeyi engelliyor.

23. We mustn't remind our children of the simple mistakes they made when much younger ,particularly in front of their siblings.

Çocuklarımıza çok küçükken yaptıkları basit hataları özellikle kardeşlerinin yanında hatırlatmamalıyız.

24. Anyone who says anything indiscreet in front of children, should not be astonished if they hear the same thing at a most inopportunate moment.

Çocukların önünde patavatsızca herhangi bir şey söyleyen biri, en uygunsuz bir anda aynı şeyi duyarsa şaşırmamalıdır.

25. A coincidence is an occasion when two or more things happen at the same time in an unusual or surprising way.

Bir tesadüf iki ya da daha fazla şeyin aynı anda sıra dışı ve şaşırtıcı bir şekilde olduğu zamandaki durumdur. 

26. However difficult a problem is, there is always a way to get rid of it.

Bir problem ne kadar zor olursa olsun, ondan kurtulmanın bir yolu her zaman vardır.

27. Don't be proud of your beauty, a pimple spoils it and don't be proud of your wealth, a spark ruins it.
      
      Güzelliğinle övünme bir sivilce yok eder; servetinle övünme bir kıvılcım yok eder.

28. Our ancestors have not only defeated the enemy but also put an end to the circle of misfortune and disaster that has plagued the nation.

Atalarımız sadece düşmanı yenmekle kalmadılar aynı zamanda ulusun başına bela olan felaket ve talihsizlik zincirine de bir son verdiler

29. A holiday is the only time in the year when people feel they can relax and forget about the pressures and problems that are normally part of their lives.

Tatil, yıl içinde insanların rahatlayabileceğini ve normalde hayatlarının bir parçası olan baskı ve problemleri unutabileceğini hissettiği tek zamandır. 

30. Anxiety and tension are the underlying causes of extreme underweight and even dietary deficiency, for our nervous system needs to be fed as much as any other part of our body.

Endişe ve gerilim, aşırı düşük kilonun ve hatta beslenme yetersizliğinin altında yatan sebeplerdir, çünkü sinir sistemimizin vücudumuzun herhangi diğer bir parçası kadar beslenmeye ihtiyacı vardır.

31. Before moving on to the next activity, you are to come to an agreement over what the 5 most important items will be.

Bir sonraki etkinliğe geçmeden önce, en önemli 5 maddenin ne olacağı hususunda uzlaşmaya varmamız gerekiyor.

32. Most of the old in our country usually live with their children whereas the old in America prefer living alone.

Ülkemizdeki yaşlıların çoğu genellikle çocuklarıyla yaşar; halbuki Amerika'daki yaşlılar yalnız yaşamayı tercih ederler.

33. One who knows the relation among language, history and culture also knows that he can not think any of those alone.

Dil, tarih ve kültür arasındaki münasebeti bilen kimse, onlardan herhangi birini tek başına ele alamayacağını da bilir.


34. Hürriyet says that grown-up Turkish men spend 139 days of their lifespan while shaving.
Hürriyet gazetesindeki bir habere göre yetişkin Türk erkekleri ömürlerinin yaklaşık 139 gününü traş olurken geçiriyor.

35. If you smoke ,you are more likely than a nonsmoker die from several seious illness such as lung cancer, coronary heart diseases and chronic bronchitis.
Sigara içiyorsanız, akciğer kanseri, koroner kalp hastalığı ve kronik bronşit gibi çeşitli ciddi hastalıklardan ölme ihtimaliniz sigara içmeyenlerden daha fazladır.

36. Unless urgent measures are taken, our economy will seem to face a serious crisis a few months later.
Acil önlemler alınmazsa, birkaç ay sonra ekonomimiz ciddi bir krizle karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.

37. The recent measures which were taken by the government so as to overcome recession, were announced in yesterday's issue of the official gazette.
Ekonomik durgunluğu giderebilmek amacıyla hükümet tarafından alınan son önlemler resmi gazetenin dünkü sayısında ilan edildi.

38. One who gets along well with people has a good morality as well; that's why such a person always behaves moderately and respects for the people around him as they are primarily humans.
İnsanlarla iyi geçinen biri, aynı zamanda güzel bir ahlaka da sahiptir; çünkü böyle biri daima ölçülü davranır ve etrafındaki kişilere öncelikle insan oldukları için saygı duyar.

39. Günümüzde evlilikte sadakate ne yazık ki eskiden olduğu kadar değer verilmiyor.
     
Nowadays marital fidelity is unfortunately not valued as highly(much) as it once was.


40. Bazı gazeteciler Başbakanın ekonomi zirvesinin ardından yapmış olduğu açıklamalardan olumlu izlenimler edindiklerini ifade ettiler.
           
Some journalists stated (expressed) that they gained positive impressions from the explanations (that) the PM had made following the economy summit.


41. Eski kız arkadaşı ona bakmaya bile tenezzül etmeden yanından çeçip gitti.

His ex-girlfriend walked past him without even deigning to look at him.


42. Gazetenin sattığı baskı adeti, içerdiği haberle ters orantılı gibi görünüyor.
           
The number of copies the newspaper sells seems to be in inverse proportion to the news it contains.


43. Ustabaşı diğer işçileri isyana kışkırtmakla suçlandı ve işten atıldı.

The foreman was accused of inciting (provokimng) other workers (labourers) to mutiny and was dismissed from his post.


44. Çocuklarından biri kızamık hastasıdır ve diğer ikisi bu hastalığa yenik düşmek üzereler.

One of her children has measles, and teh other two are bound to succumb to it. (die) 


45. ABD'nin çoğu eyaletinde muhtemelen dünyada hiçbir yerde emsali görülmeyyen bir hareketlilik vardır.

There is a mobility in most states of USA which is probably unmatched anywhere in the world.


46. Körfez Savaşı öncesinde Irak'a karşı ekonomik yaptırımların konulması arzu edilen sonucu vermedi.
The imposition of economic sanctions against Iraq prior to (before) the Gulf War didn't produce the desired result (affect).


47. Eğer evde hiç kahve kalmamışsa, çayla da idare edebiliriz.

If there is no coffee left, we can also make do with tea.


48. Bazı insanlar eğlenceyi hayatın asıl amacı, işi de bu amaca ulaşmak için yalnızca bir araç olark görürler.

Some people regard recreation (entertainmant) as the main objective of life, and work merely a mens to that end (goal).


49. Altıncı hissin gerçekten varolup olmadığına ilişkin sorular 19. yüzyılın sonlarından bu yana bilimadamlarınca tartışılmaktadır.

Questions as to (about) whether or not extrasensory perception (the sixth sense) really exists have been debated by scientists since the late 19th century.  

50. Rapor bu korkunç kazanın neden veya nasıl olduğu konusuna pek ışık tutmadı.

The report didn't shed much light on why or how this tragic happened.


51. Bir buz dağının suyun altında kalan bölümü, suyun üstünde kalan bölümünün yaklaşık 7 katı büyüklüğündendedir.

The part of an iceberg below water is about seven times as large as the part above.


52. Bir havaalanı yakın çevrede oturanları uçak gürültüsünden mümkün olduğu kadar koruyacak şekilde planlanmalıdır.

An airport should be planned in a way that residents of nearby areas (thoseliving close to it) are protected as much as possible from airplane noise.


53. Seçimlerde hangi partiye oy verirsek verelim, yine bir şeyin değişmeyeceği kanaatindeyim.

I think it makes no odds whichever party we vote for in the elections.

54. Annem dün sabah odamın penceresini açık bıraktığım için beni azarladı.
My mother scolded (tell off / reprimand) me because I left my room's window open yesterday morning.


55. Patron, işçilerden birini işten kovarken üzgün gibi davrandı.
The boss pretended to be sorry (shed crocodile tears) when he dismissed one of the workers from the job.


56. Bir köpeğin iyi koku alma duyusu, onun zayıf görüşünü telafi eder.

A dog's good sense of smell conpensates for (make up for) its poor insight.


57. Ağabeyim, komşumuzun kızıyla nişanlanıp nişanlanmama konusunda iki arada bir derede kaldı.

My elder brother was in two minds about whether to get engaged to our neigbour's daughter or not.


58. Sosyoloji Bölümü araştırma görevlilerinden biri Marksizm araştırması için "Das Kapital'i" çıkış noktası aldı.
           
One of the research assistants in the Department of Sociology took "Das Kapital" as a point of departure for her survey of Marxizm.


59. Kimi insanlar hoşlanmadığı insanların hatalarını abartmak eğilimindedirler.

Some people tend to magnify (exaggrate) the faults of people (whom) they dislike.


60. Pek çok eleştirmen Henry Moore'u 20. Yüzyılın en büyük heykeltraşı olarak kabul etmektedir.

Many critics regard Henry Moore as the greatest sculptor of the 20th century.

61. Yıllık yaklaşık yüzde üçlük büyüme hızıyla Afrika, nüfus bakımından dünyanın en hızlı büyüyen kıtasıdır.

With a growth rate at about three percent per year, Africa is the fastest-growing continent of the world in terms of population.

62. Artan temizlik bilgisi , tifo, dizanrteri ve kolera gibi bir zamanlar yagın oaln hastalıkların ortaya çıkmasını önmeli ölçüde azaltmıştır.

Incresed knowledge of hygiene has significantly decreased outbreks of once comon diseases such as typhoid, dysentery and cholera.


63. Kış Olimpiyatları sayesinde daha popüler olan kayak, özellikle zengin insanları kış tatiline çeken temel faktördür.

Skiing, which has become more popular thanks to the Winter Olympics, is the main factor to attract especially rich people to winter holidays.


64. Amerikan İç Savaşı'nın en önemli sonuçlarından biri, yaklaşık dört milyon Güneyli kölenin özgür bırakılmasıydı.

One of the most important results of the American Civil War was the emancipation (set free / release) of approximately 4 million Southern slaves.


65. Florence Nightingale, Kırım Savaşı sırasında askerler için Türkiye'de bir hastane kurduğunda büyük ölçüde takdir toplamış bir İngiliz hemşiresiydi.
           
Florence Nightingale was an English nurse who was greatly admired when she set up a hospital for soldiers in Turkey during the Crimean War.


66. İttifak Kuvvetleri ateşkes şartlarına uymaya hiç ihtiyaç duymadılar. 

The Entente (Aliies) Powers didn't see any need to to abide by the terms of the armistice (ceasefire).



67. Firmamız, mükemmeliyetin bir simgesidir.

Our firm is a byward (landmark) for excellency (perfectness).



68. Manik depresifler depreyonla aşırı mutluluk arasında gidip gelirler.

Manic depresives ascillate between depression and elation.



69. Grev esnasında ülke büyük bir karışıklığın içindeydi.

During the strike the country was in a turmoil.



70. Bize yardım ettiğiniz için size çok minnetarım.

I am much grateful(obliged) to you for helping us.


71. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusunda ülke çapında geniş bir fikir birliği mevcuttur.

There is a broad consensus (unanimity / common ground) of opinion throughout the country on (over) the issue of Türkiye's membership of European Union. 


72. Yılın ilk çeyreğindeki ithalat oranı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 artmıştır.

The import rate in the first quarter of the year has increased by 10 percent compared with the corresponding period last year.


73. "Arabistanlı Lawrence" olarak da bilinen İngiliz asker ve yazarı olan T.E. Lawrence, 1914-1918 yılları arasında Arapların bağımsızlık mücadelesinde çok önemli bir rol oyanamıştır.

T.E. Lawrence, a British soldier and author, also known as "Lawrence of Arabia" has played a  very important (crucial/vital) role in Arab's independence fight (struggle) between the years 1914 and 1918.


74. İnternet, dünyanın dört bir yanında milyonlarca bilgisayar kulanıcısının bilgi alışverişi yapmalarını sağlayan uluslararası bir bilgi ağıdır.

The Internet that allows (enable/provide) millions of computer users all over the world to exchange information is an international information network.


75. Orient Express 1883'den 1977'ye kadar Paris ve İstanbul arasında çalışmış olan çok ünlü ve lüks bir demiryolu treniydi.

The Orient Express was a very famous and luxury railway train which used to run between Paris and Istanbul from 1883 to 1977.


76. Kurtlar evcil hayvanların bulunduğu terlerde çoğu zaman onlarla beslenirler, çünkü onları yakalamak gayet kolaydır.

Where domestic animals are available, wolves usually (often / mostly) prey on them since (because/ as) it is qıite easy to catch them.

77. Geçen hafta İstanbul'daki bazı semtler sel baskınlarını önlemedeki başarısızlıklarının bedelini ödediler.

Last week some districts in Istanbul counted the cost of their failure to prevent floods.

78. Aslında şehrin sakin görüntüsünün altında korku yatıyor.

In fact (Actually) fear lurks beneath the city's calm (quiet) appearance.


79. Önceki hükümet 5 Nisan'dan itibaren geçerli olacak faiz oranlarındaki artışı duyurmuştu.

The previous (former) government had announced a rise (an increase) in interest rates with effect from 5 April.


80. Kaçakçılar çalıntı malları karavana yüklemeden önce el ayak çekilinceye kadar beklediler.

The smugglers waited until the coast was clear before loading the stolen goods into the van.


81. Dilbilimciler genellikle bazı büyük kategorilerin, bilhassa isim ve fiillerin, bütün dillerde olmasa da, çoğu dilde olduğunu savunuyorlar.

Linguists generally claim (suggest/allege/argue) that certain major categories, particularly (especially) nouns and verbs, exist in most, if not all, languages.

82. A poem is nothing but the expression of the beauty hidden in the universe in the poets' own worlds.

Şiir, kâinatta saklı bulunan güzelliğin şairlerin kendi dünyalarında, ifade edilmesinden başka bir şey değildir.
      
83. Language is a common instrument which a nation has gradually developed paralel to its own
existence and cultural structure for centuries.

Dil, bir milletin asırlar boyu kendi varlığına ve kültür yapısına paralel olarak adım adım geliştirdiği  ortak bir araçtır.



 DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

e-YÖKDİL 2022 FEN SAĞLIK SOSYAL UZMANINDAN ÖZEL DERS

E -YÖKDİL SINAV TARİHİ: 14.05.2022 BAŞVURU TARİHLERİ: 06.04.2022 - 05.05.2022 GEÇ BAŞVURU TARİHİ: YOK SONUÇLARIN AÇIKLANMASI: 14.05.2022...