Neither does one feel like eating meat nor dessert on a holiday; he only wants to hear the voice of their loved ones and see them. To love you is like breathing; Come on and give it up now! Breathing is like a feast; One day when he is breathless, one understands what it means...
İnsanın canı bayramda ne et, ne de tatlı yemek ister; yalnızca sevdiklerinin sesini duymak ve onları görmek ister. Seni sevmek, nefes almak gibi bir şey; gel de bundan vazgeç şimdi! Nefes almak ise bayram gibidir; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan onun ne demek olduğunu…
As long as we have surrendered to the humiliations of our desire, craving and ambition with the hopes, worries and fears they brought with us, it seems impossible for us to reach true love, happiness and peace, which we are in pursuit.
Beraberinde getirdikleri umut, kaygı ve korkularla, üzerimize akın akın gelen arzu, şehvet ve hırsımızın mırıltılarına teslim olduğumuz sürece, peşinde koştuğumuz gerçek aşka, mutluluğa ve huzura kavuşmamız imkansız görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder