Shelter in Our Hearts
I'm like a refugee right now. Apart from my own heart, I have no shelter, no land. I have no choice but to take refuge in my heart. Even if clashes occur, at least there are no dead and injured. I am sure this is an harbour where all dreams can sail to eternity. Although it does not happen, it sure does not hurt as much as the facts.
I'm like a refugee right now. Like a poppy that is dried and stored in an old book I read. Although I can not be put freely like ladybugs, there is no cry for every branch, at least. This is a treasure trove of memories of the past. But for some reason my eyes are not full anymore. This is a place where letters are free from syllables, words from syllables, words from sentences, sentences from paragraphs, paragraphs from pages, pages from books, books from shelves, and shelves from nails. I am not hurt by someone, nor I am hurt others ...
Even if you do not approach the window, it can be easily understood that the weather is cloudy and closed outside. Sometimes such a light shines in the heart of man that it never comes out. At that moment, you feel that no one other than you can see your dreams. You think that nobody can smell what you think of. You notice the clotted fullness of the cloud approaching the rain in your eyes. And you are sending a slight smile to the future you wait patiently ...
My right hand, which I shake with thousands of people, is still warm ... My heart is so crispy like a stove that I put chestnuts on snowy days in winter ... I was tired of missing my imagination the moment I closed my eyes. I walk quietly, following the lines in the middle of the road in time. What difference do I have now from a little baby left in the courtyard of the mosque? Or an old man who has just lost his seventy-year-old wife? I combine the innocent looks of that baby with the sorrowful looks of that old man in my mind right now.
As I walk through each of the millions of rooms in my heart, crackling noises begin to come. This mansion, which looks like a brand new, PVC-coated building from the outside, actually makes memories and aspirations fresh. Cracks in the walls of some rooms are immediately noticeable. I do not know how long I can stay in such a place where engineers can give a “no-sit down report”. But I am sure of one thing: I am at the rarest place I have been carrying with care since the day I was born: “In the Shelter in My Heart”.
I'm like a refugee right now. From now on, I want to look at this calm and clean place every evening and count the stars. Why? Because I hope every night will be a starry night.
I hope each of you can go where your heart takes you ...
* * * * * * * * * * * * * * *
Yüreğimizdeki Sığınak
Bir mülteci gibiyim şu an. Kendi yüreğimden başka sığınacak yerim, yurdum yok. Yüreğime sığınmaktan başka çarem kalmamış. İçerisinde çatışmalar çıksa bile, en azından ölen ve yaralanan yok. Eminim ki bütün hayallerin sonsuzluğa yelken açabileceği bir liman burası. Gerçekleşmese de, gerçekler kadar acıtmadığı kesin.
Bir mülteci gibiyim şu an. Okuduğum eski bir kitabın arasında kurutulup saklanan bir gelincik gibi. Uğur böcekleri gibi özgürce konamasam da her dala, ağlatan yok en azından. Geçmişe dair hatıralarla dolu bir hazine burası. Ancak nedense gözlerim dolmuyor artık. Harflerin hecelerden, hecelerin kelimelerden, kelimelerin cümlelerden, cümlelerin paragraflardan, paragrafların sayfalardan, sayfaların kitaplardan, kitapların raflardan, rafların da çivilerden kurtulduğu bir mekân burası. Ne inciniyorum birileri tarafından, ne de incitiyorum başkalarını...
Pencereye yaklaşmasanız bile, dışarıda havanın bulutlu ve kapalı olduğu rahatlıkla anlaşılabiliyor. İnsanın yüreğinde kimi zaman öyle bir ışık parlıyor ki, dışarıya hiç çıkası gelmiyor. O an düşlerinizi sizden başka hiç kimsenin göremeyeceğini hissediyorsunuz. Aklınızdan geçenlerin kokusunu hiç kimsenin alamayacağını düşünüyorsunuz. Gözlerinizde yağmura yaklaşan bulutun pıhtılaşmış doluluğunu fark ediyorsunuz. Ve hafif bir tebessüm gönderiyorsunuz sabırla beklediğiniz yarınlara...
Binlerce kişiyle tokalaştığım sağ elim hâlâ sıcacık... Kışın karlı günlerde üzerine kestane koyduğum soba gibi çıtır çıtır şu an yüreğim... Gözlerimi kapadığım an tahayyül ettiklerimi özlemekten yorgun düşmüşüm. Seher vaktinde yol ortasındaki çizgileri takip ederek yürüyorum sessizce. Ne farkım var şimdi cami avlusuna bırakılan minik bir bebekten? Ya da yetmiş yıllık eşini yenice kaybetmiş yaşlı bir ihtiyardan? O bebeğin masum bakışlarıyla, o ihtiyarın kederli bakışlarını birleştiriyorum zihnimde şu an.
Yüreğimdeki milyonlarca odanın her birinde yürüdükçe çatur çutur sesler gelmeye başlıyor. Dışarıdan yepyeni, PVC kaplamalı bir bina gibi görünen bu konak, aslında içinde anıları ve özlemleri taptaze yaşatıyor. Bazı odaların duvarlarındaki çatlaklar göze çarpıyor hemen. Mühendislerin “oturulmaz raporu” verebileceği böyle bir yerde daha ne kadar kalabilirim bilemiyorum. Ama tek bir şeyden eminim: Doğduğum günden itibaren özenle taşıdığım en nadide yerdeyim şu an: “Yüreğimdeki Sığınakta”.
Bir mülteci gibiyim şu an. Bundan böyle her akşamüstü içimdeki bu sakin ve temiz mekâna bakıp yıldızları saymak istiyorum. Niçin mi? Çünkü her gecenin yıldızlı bir gece olacağını ümit ediyorum.
Her birinizin yüreğinizin götürdüğü yere gidebilmeniz dileğiyle...
YA
YA
Kelimeler Vocabulary
sığınak (isim) refuge, asylum
yürek (isim) heart
sığınak (isim) refuge, asylum
yürek (isim) heart
mülteci (isim) refugee
gibi (edat) like
şu an (zarf) at present
-den başka (edat) apart from, other than
yer (isim) place, site
yurt (isim) home
sığınmak (fiil) take refuge in
özgürce (zarf) freely, independently
uçmak (fiil) fly
pencere (isim) window
yaklaşmak (fiil) approach, come near
-se bile (bağlaç) even if
çare (isim) remedy
kalmak (fiil) remain
milyonlarca (sıfat) millions of
oda (sıfat) room, chamber
emin (sıfat) sure, confident
hayal (isim) imagination
sonsuzluk (isim) eternity, infinity
yelken açmak (fiil) get under way, set sail
sakin (sıfat) calm, quiet
temiz (sıfat) clean
mekan (isim) place, spot
yıldız (isim) star
saymak (fiil) count
gece (isim) night
ümit etmek (fiil) hope
götürmek (fiil) take away
gibi (edat) like
şu an (zarf) at present
-den başka (edat) apart from, other than
yer (isim) place, site
yurt (isim) home
sığınmak (fiil) take refuge in
özgürce (zarf) freely, independently
uçmak (fiil) fly
pencere (isim) window
yaklaşmak (fiil) approach, come near
-se bile (bağlaç) even if
çare (isim) remedy
kalmak (fiil) remain
milyonlarca (sıfat) millions of
oda (sıfat) room, chamber
emin (sıfat) sure, confident
hayal (isim) imagination
sonsuzluk (isim) eternity, infinity
yelken açmak (fiil) get under way, set sail
sakin (sıfat) calm, quiet
temiz (sıfat) clean
mekan (isim) place, spot
yıldız (isim) star
saymak (fiil) count
gece (isim) night
ümit etmek (fiil) hope
götürmek (fiil) take away
All rights reserved. (Her hakkı saklıdır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder